Atatürk, Eğitim ve Öğrenme Tutkusu
- Sarnav
- Oct 29
- 10 min read
Unutulmaz bir lider olmak için ne gereklidir? Karizma? Özgüven? Cesaret? Belki de planlı hareket eden bir akıl? Güç ya da otorite? İkna kabiliyeti? Görünen o ki saymaya devam edebiliriz. Ancak buna rağmen liderler pek kalıcı olmazlar. Kimi bunların birkaçına sahiptir kimi de hepsine. İşte o anda bile tarihte yer bulamayabilirler. Peki, esasen ne gereklidir? En büyük eseri Cumhuriyet olan Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümsüz kılan, saydıklarımıza ek olarak gösterebileceğimiz eğitimdir. Nitekim bu eseri de, karakterinin üstüne inşa ettiği deneyim ve kişisel eğitimle şekillenmiştir.
Hüzünlü, yıpratıcı ve korkutucu on yıllar içerisinde bulunsak da, tarih gösteriyor ki ülkemizin kaderi neredeyse hiç değişmedi. Olumlu denilebilecek yıllar ne gariptir ki savaşın hemen sonrasında nüksedebilmiştir. Elbette bu husus kendiliğinden gelişmemiştir. Liderin sorumluluğu görüldüğü gibi hiç bitmemiştir; savaşta ve sonrasında duruma uygun şekilde gelişim sağlamak Mustafa Kemal Atatürk’ün özelliğidir. Çünkü kendini geliştirmeyi asla ihmal etmemiştir.
Eğitim ailede başlar derler, doğrudur. Bu süreç, okulda gördüklerimizden farklı ama önemli ve bir kere öğrenilmedi mi hayatımız boyunca edinilmesi zor davranışlar topluluğuna tabidir. Ailede edinilen ilk kişilik, yaşamın sonraki evrelerinde önem kazanır.
*Çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım. Cemal Granda (1973). Atatürkʼün Uşağı İdim, Hürriyet Yayınları, sf. 267*

Anıtkabir - Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduğu kitapların gösterildiği vitrinlerden biri. Görsel yazara ait.
Atatürk ve kitap konusu açıldığı zaman akla sert deri kapaklı kitaplar ya da kısa kısa araştırma raporu yığınları geliyor, öyle değil mi? Anıtkabir’i ziyaret etme şansı bulduysanız, okuduğu kitapların birçoğunun vitrinlerde sergilendiğini görebiliyorsunuz. Elbette hepsine zaman ayırmak ve incelemek istiyorsunuz fakat akıp giden insan seli genelde buna izin vermiyor.
Haliyle hep merak edilen bir konudur: Mustafa Kemal Atatürk ömrü boyunca kaç kitap okumuş olabilir?
Başlangıçta belirtelim, bunu kesin olarak bilmenin bir yolu yok. Çünkü kaydın tutulduğu vakit, kayıtların mevcudiyeti (fiziksel olarak bulunabilenler, saklananlar veya kaybolmuş olanlar), Atatürk ile sohbet ve anılarda belirtilenler, Anıtkabir Müzesi’nde, Çankaya Köşkü’nde veya çeşitli üniversite/halk kütüphanelerinde yer alanlar bulunmaktadır. Karmaşık olmasının yanı sıra türlü kayıtlar mevcut. Ben de bunları bir arada toplamayı amaçlıyorum. Kaynaklarını belirterek kim, hangi kaynaktan, ne şekilde ele almış birlikte göreceğiz.
Öncelikle en bilindik olanı ile başlayalım. Anıtkabir Derneği resmi internet sitesinde, “Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar” serisi olarak toplamda 24 ciltten oluşan, PDF olarak paylaşılmış bağlantılar mevcut. Buradan hangi kitapları okuduğunu, onların üstünde ne notlar aldığını görebiliyorsunuz. Kesinlikle şahane bir kaynak. İncelemek için buyurunuz.
Tam adı Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar - “Altını Çizdiği Satırları, Özel İşaretleri, Uyarıları, Düştüğü Notlar ve Kitap İçerisindeki Özel Yazıları İle” olan, Anıtkabir Derneği’ne ait 2001 basımlı bu derlemelerin ilk cildini incelediğimizde ön sözleri, kitapların hazırlanışını ve bazı sayılar ile ilgili bilgiler görebilmekteyiz.
Sunuş kısmında Anıtkabir Derneği Başkanı Emekli Tümgeneral Turhan Olcaytu’nun yazdıklarının bir kısmını (Cilt 1, sayfa VII, PDF dosyasındaki 13. sayfa) sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Bir söz vardır: "Çok yaşayan mı, çok gezen mi, çok bilir?" der. Kuşkusuz, çok yaşamanın ve çok gezmenin “bilme”ye etkisi vardır. Ama günümüzde ve ATATÜRK’ün yaşadığı çağda “çok bilmenin yolu çok okumaktan” geçtiği gerçeğidir. ATATÜRK’ün düşünce yapısına maya veren O’nun okuduğu kitaplar olmuştur. İnsanların bir kısmı "bilgi" üretir, bir kısmı da "üretilen bilgileri öğrenmekle" yetinir. Buna malumat sahibi olmak denir. Bazı hususlar hakkında malumat sahibi olanlar arasından şimdiye kadar hiç bir devrimci çıkmamıştır.
ATATÜRK’ün yaşadığı çağın koşullarının da ötesinde büyük bir siyaset bilimcisi; sosyal, politik ve ekonomik konularda bilimsel bilgi üretebilecek yetenekte olduğunu; ortaya koyduğu ilkelerinde, icraatında ve bütün uygulamalarında görmek mümkündür. O’nun düşüncelerinin bugün hâlâ geçerliliğini korumakta olduğu da bu saptamamızın en büyük delilidir. Bu saptamadan sonra diyebiliriz ki; ATATÜRK’ü ATATÜRK yapan en önemli husus, O’nun okuma, araştırma ve inceleme aşkıdır. Yaşamı boyunca ATATÜRK’ün elinden geçen kitap sayısı tespit edildiği kadarıyla 3997 adettir. Bu çalışma, ATATÜRK’ün okuduğu kitaplardan sadece satır altları ve yanlarını çizdiği, işaretler koyduğu, notlar yazdığı, sayfa kenarlarında kendi görüşlerini belirttiği kitaplar dikkate alınarak hazırlanmıştır.”
Yazının başında değindiklerimiz daha bir anlam kazandı, öyle değil mi? Devamında, hemen bu yazının bitiminde yer alan, “Kitabın Hazırlanışı Hakkında Bilgi” başlıklı kitabın yayın koordinatörü Recep Cengiz’in yazdıklarıyla ilgili iki kısa bilgilendirmeyi de (Cilt 1, sayfa IX-X, PDF dosyasındaki 15 ve 16. sayfalar) sunalım.
“ATATÜRK’ün yaşamı ve yaptığı işlerle ilgili yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından kütüphaneler dolusu eser yazılmıştır. Çeşitli dillere çevrilen bu eserler sayesinde ATATÜRK dünyanın her tarafındaki entelektüel, asker, bilim ve siyaset adamları tarafından çok iyi tanınmaktadır. Eylem ve düşünceleriyle bütün insanlığı etkileyen ATATÜRK’ün, düşünce yapısını tarihi süreç içerisinde hangi olaylar, düşünürler ve yazarlar etkilemiştir? İşte, bu sorunun yanıtlanmasına katkı niteliği taşıyan ve Gürbüz Tüfekçi tarafından hazırlanan “ATATÜRK’ün Okuduğu Kitaplar” adlı eser istisna tutulursa bu amaca yönelik ayrıntılı bir çalışma henüz yapılmamıştır.
O’nun düşünsel alt yapısını araştırmak isteyenler için, satırlarının altını çizdiği, özel işaretler, uyarılar koyduğu, notlar düştüğü veya bazı açıklamalarda bulunduğu eserleri Türkçe’ye çevrilerek 20 cilt halinde sunmayı planladığımız bu çalışma da yukarıdaki sorunun yanıtlanması amacına yönelik küçük bir katkı olarak algılanmalıdır.
Bu çalışmanın ortaya çıkarılabilmesi için ATATÜRK’ün okuduğu kitapların hepsine ulaşılmaya çalışılmışsa da, bu ana kadar ANITKABİR ve Çankaya’daki ATATÜRK Kitaplığı ile İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ve Samsun Gazi İl Halk Kütüphanesi dışındakilere henüz ulaşılamamıştır. Ulaşılamayan kitapların sayısı mevcut kitap sayısı içerisinde çok önemli bir miktar olmamakla birlikte, yapılacak çalışmaya bütünlük sağlaması açısından önemlidir.”
Ek olarak belirtiliyor ki;
“ATATÜRK’ün Askeri Ateşe olarak Sofya’da görev yaptığı sırada okuduğu kitapların Sofya Büyükelçiliği’mizde olduğu konusunda alınan duyum üzerine elçilik görevlileri ve orada olduğu söylenen kitapların uzmanlar tarafından araştırılması için ATATÜRK Araştırma Merkezi Başkanlığı ile gerekli koordineler yapılmıştır. Bu çalışmanın sonucu daha sonra basılacak ciltlere yansıtılacaktır. Ankara Halkevi’ndeki kitapların bir kısmının ANITKABİR’e verildiğini biliyoruz. Verilenler dışında ATATÜRK’e ait kitap olup olmadığının araştırılması amacıyla Kültür Bakanlığı ile gerekli yazışmalar yapılmıştır. Bu çalışmanın da sonucu beklenmektedir.”
Görüldüğü üzere, bu kapsamlı çalışmada dahi eksikliklerin bulunduğu bilinmektedir. Bu yüzden kesin bir sayı söylemek güçtür. Cilt sayısı 20 olarak belirtilmiş iken Anıtkabir Derneği resmi internet sitesi üstünden verdiğim bağlantıda 24 ciltten oluşan bir derlemenin yer alması da, ikinci alıntıda belirtilenlerin ulaştırılmış olabileceğini düşündürtüyor. Sonraki alıntıda (bulunabilen eserler dahilinde) detaylı bir sayıya ulaşılıyor.
“Bu güne kadar tespit edilen ATATÜRK’ün okuduğu kitapların sayısı; 1741’i Çankaya’da, 2151’i ANITKABİR’de 102’si İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde ve 3’ü Samsun Gazi İl Halk Kütüphanesi’nde olmak üzere 3997’dir. Cilt sayıları ile, dergi, harita, atlas ve nota albümleri bu sayının dışındadır. Hazırlanan 20 ciltlik eserde; ATATÜRK’ün okuyup satır altlarını çizdiği, sayfa kenarlarına notlar aldığı, özel işaretler koyduğu, açıklamalar yaptığı kitap, ve dergilerin bu bölümlerinin tamamına yer verdik.”
Bir diğer kaynak TSK’nın hazırlanmış olduğu Anıtkabir sitesi. Burada, “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi” sekmesi altında “Kitaplık” bölümüyle gösterilen, yazarların soy isminin önceliğinde alfabetik olarak düzenlenmiş kitapları ve ilgili bazı bilgilerine ulaşabiliyoruz. Bu kaynakta şu an itibarıyla son girdi, 2218 numaralıdır. Aynı sitede “Çalışma Ofisi ve Atatürk’ün Özel Kitaplığı” sekmesin altında şu açıklama yer almaktadır:
“İşte, “Fikir ve Düşünce Adamı ATATÜRK” ten ilham alınarak 11 Haziran 2005 tarihinde çağdaş müzecilik anlayışı doğrultusunda yeniden düzenlenen bu bölümde ATATÜRK’ün Özel Kitaplığı’nda yer alan kitaplardan 3.123 adedi vitrinlerde sergilenmektedir. Kitapların dillere göre dağılımında ağırlıklı olarak Fransızca ve Türkçe, bunun yanında İngilizce, Romence, Yunanca ve Latince kitaplar bulunmaktadır. Konu bazında değerlendirildiğinde ilk sırayı tarih, ikinci sırayı ise dil ve edebiyat almaktadır.”
Araştırmalarımı yaparken bu konuyu ele alan başka bir yazının (Dilek Atlı tarafından yazılmış) daha olduğunu gördüğüm için sevindim. Hatta aklımdakini daha iyi şekliyle yapmış olduğunu belirtmem lazım. Bazı bilgiler, ilginç konu başlıkları ve kaynakların yanı sıra, görsel bir tablo eşliğinde detaylara değinilmiş. Konu ilginizi çekiyorsa mutlaka göz atın derim.
Bir başka kaynak da, resmi bir internet sitesi olmayan ancak resmi bir kaynağa dayandırılmış bilgiler içeriyor. Bu sitede yer alan “Atatürk’ün Özel Kütüphanesi” başlıklı yazıda belirtilenleri alıntılıyorum.
“ATATÜRK’ün oluşturduğu özel kitaplığındaki kitapların sayısı 4289’u, bibliyografik künye de 10.000’i bulmuştu. Süreli yayınlar dışında bunların değişik bilim dallarındaki dağılımı da onun ne kadar geniş bir yelpazede bilgi edinmek ve böylece kendisini sürekli yenilemek istediğini göstermektedir. 1973’te yayımlanan ATATÜRK’ün Özel Kütüphanesinin Kataloğu (Millî Kütüphane Yayını)’na göre kitapların bilim dallarına göre dağılımı Tablo: 1’de verilmiştir.”
Burada bahsedilen Tablo: 1, Atatürk’ün kütüphanesindeki kitapların konularına (Bilim dallarına) göre dağılımı (TABLO – 1) - Kaynak; ATATÜRK’ün Özel Kütüphanesinin Kataloğu (Millî Kütüphane Yayını, 1973) şeklinde verilmiştir.
Oluşturulan tabloda yer alan bilgiler, bilim dallarına ve alt dallarına göre düzenlenmiş şekilde. Detaylı alt başlıklarına değinmeden alıntılıyorum, merak edenler siteden incelemeye devam edebilirler:
“1. Genel konular (115 adet, % 2,7);
2. Felsefe konuları (121 adet, % 2,8);
3. Din konuları (161 adet, % 3,8);
4. Sosyal bilimler (1168 adet, % 27,3);
5. Dil bilimleri (387 adet, % 9);
6. Teorik bilimler (152 adet, % 3,5);
7. Uygulamalı bilimler (198 adet, % 4,7);
8. Güzel Sanatlar ve Eğlence (212 adet, % 4,9);
9. Edebiyat (544 adet, % 12,7);
10. Tarih, Coğrafya ve Biyografi (1233 adet, % 28,7);
(TOPLAM 4291 adet)”
Aynı zamanda sitede bulunan diğer iki tabloda, “Kitapların Konular Açısından Önem Sıralaması” ve “ATATÜRK’ün İşaretlediği Kitapların Dillere Göre Dökümü” başlıkları altında maddeler de mevcut.
Kaynak olarak belirtilen “Atatürk'ün Özel Kütüphanesinin Kataloğu : (Anıtkabir Ve Çankaya Bölümleri), 1973” için arama yaptığımızda ise, Milli Kütüphane resmi sitesinde bulunan yayınlar içerisinde “g) MİLLİ KÜTÜPHANE'NİN HAZIRLADIĞI DİĞER TOPLU KATALOGLAR” başlığı altında yer alan bir çalışma olduğunu doğrulayabiliyoruz.

Bu kitaba sahip olmadığımdan araştırmaya devam ettim. Kaynağın özüne ulaşmak istediğimizde, TBMM Kütüphanesi’nin resmi sitesinden onaylayabiliyoruz. Kitabın doğrulaması ve kayda geçmesi adına herkesin erişebileceği bu bilgileri tüm görünümleriyle aşağıda veriyorum.



Aynı kitaba Google Books üzerinden “editions:LCCN74235211” koduyla erişilebiliyor.

Arama sayfasında 834 ve 836 sayfa şeklinde belirtilen kitapların ikisi de 791 sayfa olarak tekrar görüntüleniyor. Nedenini bilmiyorum ama belki sayfa fazlalıkları sayılmıştır. Nitekim iki bağlantının da giriş kısmı aşağıdaki görseldeki gibi.

Kaynaklar sonraki görsellerin altında mevcut.
İki sitenin de aşağısına indiğimizde bazı detay bilgileri inceleyebiliyoruz.


Son olarak, internet sitesinde erişemediğim Atatürk Kültür Merkezi Kütüphanesi’nin bağlantısının görselinde ve Nadir Kitap sitesinde yer alan ilanların (ki her iki ilan bilgisinde de 791 sayfa olarak belirtiliyor) görsellerinde kitabın kapağını şu şekilde görüntülemekteyiz. Kaynaklar görsel altında. İlanlar kalkmadığı sürece bağlantılar erişilebilir olacaktır ancak görseller bu yazı üstünde duracak.
Bunları detayına kadar vermemin nedeni, işlediğim konunun kaynaksız yapılmaması gerektiğini vurgulamak. Erişebildiğim kadarıyla size sunmak, size sunarken kendim de öğrenmek ve doğrulamak. Böylece bu konu tekrar gündeme geldiğinde ve birisi araştırma yapmak istediğinde belki de yazıma denk gelecek ve bugün ele aldığım dış kaynaklar, notlar, alıntılar ve ekran görüntüleriyle yazısına/söylemlerine katkı sağlayabilecek. Her şeyin hızla değiştiği, güvenin kaybolduğu, doğrulama yapmadığımız veya yaparken zorlandığımız, yapay zekaya körü körüne güvendiğimiz ya da güvenmek zorunda hissettiğimiz bu dönemde, tarih (biz çoğu zaman fark etmiyoruz ama) bilgilerini doğru kabul ettiğimiz site ve uygulamaların kurucuları tarafından baştan yazılıyor. Durum böyleyken hata yapma lüksümüz yok denecek kadar az; çalışmalarımız tekrar doğrulamaya açık olmalı. Bu yazı için de geçerli.
Kaldı ki, Cumhuriyetimizin kurucusunun ne yazık ki sadece 57 yıl süren ömrünün büyük kısmını akıttığı eserleri olabildiğince kayıt ve kanıtla araştırmanın doğru olduğunu düşünmekteyim. Hem öğretmenlerimden hem de başöğretmenimden bunu öğrendim.
Kaynak araştırmalarımı yaparken rast geldiğim Milli Eğitim Basımevi’nin 1981 yılında yayımladığı, “İstanbul Belediyesi - Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü - ATATÜRK Kitapları Kataloğu”, Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduklarını değil de onun hakkında o zamana dek yazılan kitapların bilgilerinin yer aldığı bir katalog.
Orada şöyle bir cümlesine denk geldim. 1 Mart 1923’te TBMM 1. dönem 4. yasama yılı açılış konuşmasından bir kısımmış. Önce direkt olarak alıntıyı sonra günümüz Türkçesindeki halini veriyorum:
Âmeli ve şamil bir maarif için hududu vatanın merakizi mühimmesinde asrî kütüphaneler, nebatat ve hayvanat bahçeleri, konservatuarlar, darülmesailer, müzeler ve sanayii nefise meşherleri tesisi lâzım olduğu gibi, bilhassa şimdiki teşkilâtı mülkiyeye nispetle kaza merkezlerine kadar bütün memleketin matbaalarla teçhizi icap etmektedir.
Pratik ve her konuyu kapsayan bir eğitim için vatan sınırları içinde önemli merkezlerde modern kütüphaneler, bitki ve hayvanat bahçeleri, konservatuarlar, atölyeler, müzeler ve güzel sanatlar sergileri kurulması gerektiği gibi, özellikle şimdiki mülki taksimata (sivil idare yönetimine) göre ilçe merkezlerine kadar bütün ülkenin basımevleriyle donatılması gerekmektedir. Bütün bu güzel şeylerin bir an önce gerçekleştirilmesi zor olmakla birlikte, mümkün olduğu kadar kısa bir süre içinde bu sonuçların sağlanabilmesini önemle diliyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk, Çankaya Köşkü'ndeki çalışma odasında. Akşam gazetesi foto muhabiri Fazıl Bey tarafından özel izinle çekilen fotoğraf. (Ocak 1930) - Kaynak
Cumhuriyete borçluyuz. Bizden beklentisi var. Onu kültürümüzle yoğurmak zorundayız. Bunu doğru şekilde üreterek ve doğru şekilde tüketerek yapmalıyız. Bizimle ilgili, bize has olanı öğrenmeli, mantıktan geçirmeli ve buna göre benimsemeliyiz. Benliğimizi, özümüzü korumalıyız. Bunun en güzel yolu da, atamızın yaptığı gibi, hayatımızdan eğitimi eksik etmemekten geçer. Çünkü biliyoruz ki mantıklı, akıllı insan düşünmeyi kabiliyet saymaz, onu içinde barındırır.
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Bu sözü burada ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu, Türkiye Cumhuriyetinin okullarında birçok vesilelerle eser halinde tesbit edilmiştir. Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir. Türkiye Cumhuriyeti çocukları, kültürel insanlardır. Yani hem kendileri kültür sahibidirler, hem de bu özelliği muhitlerine ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına kanidirler. 1936 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., S. 261-62) - Kaynak
Atamız, 29 Ekim 1933’te Cumhuriyet’in onuncu yıldönümü dolayısıyla Ankara’daki törende yaptığı konuşmasında (Hâkimiyet-i Milliye, 30 Ekim 1933, s. 1) diyor ki:
“Fakat yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz.”
(Yetinmiyor.)
“Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.”
(Hırslı karakterini milletine yansıtıyor.)
“Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız.”
(Hedef belirtiyor.)
“Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.”
(Umut veriyor.)
Ve devam ediyor:
“Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir.”
(Geçmişe takılmadan önümüze ve geleceğe bakmamızı hatırlatıyor.)
“Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.”
(Güven veriyor, motive ediyor.)
“Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.“
(Bize unutturulan gerçeği hatırlatıyor. Tıpkı bugün de olduğu gibi. Bu gerçeği taçlandıranın ise hem bilgi hem de birliktelikten geçtiği vurgusunu yapıyor. Tıpkı bugün daha da çok ihtiyacımız olduğu gibi. Bireyselleşmenin ve bölünmenin önüne geçilmeli, birleşip tek vücut halinde ilerlemeli. Yüksek karakterli, çalışkan ve zeki olmanın özü, milli birlik ve beraberliğin sağlanabilmesinden geçmektedir.)
Böylesine cümleler kurabilen, fikirler inşa edebilen, atılımlar yapabilen, kalplere girebilen, devlet kurabilen ve nihayetinde ölümsüzlüğü bulan bir lider elbette binlerce kitap okudu. Üstelik, bildiğimiz gibi kitaplar da yazdı.
Ancak en detaylı, sevilen, bilinen, unutulmaz, tekrar tekrar okunacak ve yakılıp yıkılmaması için canla başla savaşılacak eserinin adı belli: Türkiye Cumhuriyeti.
Ve yine, Cumhuriyetimizin onuncu yıldönümündeki açılış sözlerini hatırlıyoruz:
Türk Milleti! Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın 15’nci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin 10’uncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun! Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim. Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.








Comments