top of page

Bilim Kurguda Tükenmişlik

  • Writer: Sarnav
    Sarnav
  • Mar 3
  • 5 min read

Bilim kurgu yazmak artık bir bulmacaya dönüşmüş halde. Her fikir yazılmış, her hayal ya da varsayım teknolojinin hızına yenik düşmüş gibi hissettiriyor. Böyle bir dönemdeyken eldeki fikirler ne kadar tatmin edici ya da orijinal olabilir?


Bir süre önce aldığım bir not üzerine bu konuyu tekrar düşündüm. Nedeni ise yakın zamanda üzerinde yazıp çizmediğim bir türde öykü yazmaktı. İlk iş, türü iyice anlamak için okuma yaptım. Sonra o türde ve alakalı olarak içerdiği temalarda örnek edebi eserleri hatırlamaya çalıştım. Bunun için yapay zekâyı kullanarak bana hızla sunmasını da istedim.


Bir öykü yazmak istediğinizde, akla ilk geleni yazmak bazen çok basit hissettirebilir. Fikri sevseniz dahi tarihin belli bir döneminde iz bırakmış bir eserin benzeri olabilir. Bu yüzden biraz farklılık eklemenin zararı yoktur. Bazı parçaların size özel olmasını istersiniz çünkü. Ancak asıl mesele, ne tarz bir değişiklik yapacağınızı bilememekte yatıyor. Çünkü siz ne yaparsanız yapın benzerinin mutlaka yazılıp çizildiğini öğreniyorsunuz. Ben de “Peki ya şöyle olsaydı?”, “Yok, o halde, buna ne demeli?” diye çılgınca ve yer yer garip olduğunu düşündüğüm her fikri yapay zekâ sohbetimde sıraladım.


Ancak zamanı ve edebiyatı bir türlü alt edemiyordum. Benden öncekiler çoktan düşlemiş ve yazmıştı.


Şimdi şunu es geçmeyelim. Bir öykü yazmak için tümüyle özgün bir yapı inşa etmek şart değildir. Kaldı ki bu imkânsızdır. Günün sonunda elbet oradan, buradan, şu temadan ya da bu türden bir şeyler alıp, detay fikirler bütünü toplayıp, olabildiği kadarıyla özgün bir iş yapıyoruz hepimiz. Buna, bizden önceki her yazar da dâhil. Yine de, ele aldığım konu itibariyle, bunun ne denli zor olabileceğini yakın zamanda tekrar yaşadığımdan artık bahse değer gördüm.


Bu problemin oluşunu iki esas sebebe bağlıyorum. İlki, dediğim gibi her konunun yazılmış olduğu hissiyatı. Diğeri de, bilim kurgu üzerinden bir anlatım sağladığım için söylemeliyim ki, teknolojinin akıl almaz evrimi.


Konuyu bilim kurgunun geçmişten günümüze evrimi ile genişletmek istiyorum.


Photo by Imad Alassiry on Unsplash


Başa dönelim. Bilim kurgu, bazı örneklerini ta yüzyıllar öncesinden vermiş olsa da, edebiyat içerisinde tanımlanabilir hale geldiğinde takvimler 19. yüzyıldan tarihlere denk düşüyordu. İlk oluşumunda buna “Erken Dönem” denmiş. Toplumsal felsefe ve sanayi devriminin (bu aynı zamanda bilimsel ilerleme demek) kazandığı hızla beraber, düşünceler pek tabii edebiyata da sirayet etmiş. Üstelik tam da sıkışmışlık hissedilen o dönemlerde hayal gücünün patlayıvermesi şimdi çok daha anlaşılır görünüyor.


Adlandırılan sonraki dönem ise “Altın Çağ” şeklinde. 1930’lardan sonra müthiş bir bilim kurgu aşkı peyda oluyor. Bunu tetikleyen en önemli etkenler de bilim kurgu dergilerinin bereketi. Hem çeşitlilik açısından çok fazla isim piyasaya çıkıyor hem de bastıkları sayılar onlarca yıl devam ediyor. Bilim kurgunun bilinen babaları da bu zamanlarda kabul görülüyor. En önemli diğer etken de, savaşların artık sona erişiyle gelen rahatlık, hayal gücüne tekrar sarılma isteği fakat Soğuk Savaş’ın gerçekliği ile beraber uzay ve teknoloji yarışı.


Devamında ise edebi anlamda sarmalanmaya başladığı “Yeni Dalga” dönemi geliyor ve 60-70’lere geçiş yapıyoruz. Sosyal düzen eleştirileri, türlü ideolojiler ve akımlar, distopik anlatılar derken ismi bugün bilim kurgu alanında klasikleşen çoğu isme rast geliyoruz. En önemli neden ise kültürün daha asi ve moda olan konulara karşıt olması.


Sondan bir önceki dönem hepimizin ortak nostaljilerinden biri olan 80-90’lar elbette. “Cyberpunk ve Postmodern” olarak adlandırabileceğimiz dönemin başlıca konusu bilgisayar, internet, siber uzay, teknolojiye bağlanan ortak yaşam vurgusu. İnsanlar her geçen dönemde daha çılgın ve akıl almaz düşüncelerle yaklaşmış. Bana kalırsa siber punk bunların arasında hala en anlaşılmaz ve yorucu olanı mesela. Çünkü teknolojiyle insan arasındaki sınırları fazla bulanıklaştırıyor ve bilinmeyeni hayal etmemiz bekleniyor. Ek olarak, kahraman hikâyelerinden sıkıldığımız için anti kahramanların karanlıkta kalmış ve görece daha gerçekçi olan anlatılarının albenisine kapıldık. Milenyum vurgusuyla beraber her şey bilgisayar ve teknoloji etrafında şekillenirken toplumda kargaşa da hâkimdi. Bu da distopyayı güçlendiren anlatılara tekrar şans tanıdı.


Günümüze vardık ve “Modern/Çağdaş” dönem diyebileceğimiz kısımdayız. En azından böyle demek makul gibi geliyor. Yine de insanoğlu sanki isim bulamazsa hep bu iki başlığa sarılıyormuş gibi hissettiriyor bana. Bu isim karmaşası veya sıradanlığı bile, bilim kurgunun artık kendine yer bulmakta zorlandığını gösteriyor. “Hiçbir şey olmazsa çağdaştır.” 10 sene önce de bir şeyler çağdaştı sonuçta, 20 sene önce de. Öyle diyelim gitsin.


Artık geçmişte öne çıkan ve bilim kurguyu şekillendiren temaların ne olduğunu sizler de biliyorsunuz. Teknoloji hala en üst noktada ama benzersiz bir biçimde yer alıyor. Yapay zekânın değişimi, robotların ta onlarca yıl sonra geri dönüşü ve çeşitlenişi, çevresel felaketlerin artışı, biyoteknoloji, distopik algının hiçbir zaman kaybolmayışı ve saire.



Tüm bunlara tek tek ama hızlıca değinmemin sebebi, dönemin her daim kendine has bir yapısının oluşu. Bunlar toplumların moda olarak ele aldığı konularla şekillenebiliyorlar. Küresel anlamda damga vurduklarında ele alınabiliyorlar. Belki de bir anda yaşayıp biten kısa dönemlik konular oluyorlar ama o dönemin parçası olarak hafızalarda yer ediniyorlar.


Başlangıçta bahsettiğim her şeyin yazılmış olduğu algısı ve teknolojinin üstel gelişimi problemine elimden geldiğince olumlu bir şekilde yaklaşmayı planlıyorum. Bu yüzden şunu anlamak lazım ki, içinde bulunduğumuz zaman, dönem ya da “şimdi” hep en zorlu olandır. Bunu nereden biliyoruz peki? Anlaması çok kolay. 5-10 sene öncesine bakmamız yeterli. O zaman yaşanan ve damga vurduğunu belirttiğimiz konular aynı mı? Hayır, değil; o dönemin çığır açan fikirleri bugün sıradan. O dönem de o düşünceler etrafında şekillenen bir edebiyat vardı fakat bahsi geçen konuların içinde bulunduğumuzda, algımız tümüyle hissizleşiyor. Geçmişte adı sanı geçmeyen/az geçen konular artık normalleştiği ve gerçekliğimizin parçası olduğu için sıradanlaşıyor.


Bu hissizlik bize her konunun ele alındığını, elde bir şey kalmadığını, detaya inmeden konular oluşturmanın çok zor olduğu düşüncesini aşılıyor. Tekrarlamak gerekirse her dönem teknolojinin gelişimine bayıldık ve hep “bundan daha iyisi de olamaz herhalde” cümlelerini duyduk. Şimdi geri dönüp baktığımızda çoğu teknolojik aletin ne kadar hantal, işe yaramaz veya yetersiz olduğunu görebiliyoruz.


Belki teknolojiye dur diyemeyiz ve hatta belki de bunu yapmamalıyız. Aslında şunu kaçırıyoruz bana kalırsa: Teknolojik (veya diğer küresel) gelişmeler bize daha fazla çağ açıp kapama gücü veriyor. Bu her zaman olumlu görülmeyebilir. Mesela distopya eseri yazmak bazen bir zorunluluk gibi hissettiriyor, çünkü bir şeylerin yanlış gittiğini hepimiz görüyoruz. Yine de tüm yasak ve sansüre rağmen bunları yapabilmek ise edebiyatın, hayal gücünün, kurgunun ve insanın gücünü gösteriyor. Şu anda onlar yasaklı görünmüyorken yarın öbür gün hangi sıradan eserin garipseneceğini de bilemeyiz.


Photo by Nik on Unsplash


İçinde bulunduğumuz dönemin stresine, kaosuna katlanıp hızına yetişemediğimiz için geri kaldığımızı hissetmek gayet normal. Eminim ki, dönemin ileri görüşlü ve ses getiren başarılı yazarları da benzer dönemlerden geçmişlerdir. Saçlarını yoldukları günler geceler, konuşup konuşup bir yere varamayacağını hissettiği sohbetler olmuştur. Ne zaman ve yer olursa olsun insanlığın küresel mirası olmalı bu durum.


Evet, bilim kurgu yazmak zor; her şey yazılmış, teknoloji bizden hızlı koşuyor gibi hissediyoruz. Ama şunu unutmayalım: Harika bir eser, sadece fikrin özgünlüğünden değil, yazarın onu nasıl anlattığından doğar. Saç yolduran geceleri, bitmeyen sorgulamaları her yazar deneyimlemiştir. O yüzden yazın, silin, yeniden şekillendirin. Kendi yolunuzu bulacaksınız; yeni bir dönemin gelmesini beklemeyin.

Comments


Let Me Know What You Think

Thanks for submitting!

© 2023 by Sarnav. Powered and secured by Wix

bottom of page