top of page

2025-Mart’ta İzlediklerim (2 Film-1 Animasyon)

  • Writer: Sarnav
    Sarnav
  • Mar 21
  • 4 min read

Alıcılarınızın ayarlarıyla oynamayın. Mart ayı filmleri geldi. Şahane üç yapıma zaman ayırdım bu ay. Bakalım aralarında izledikleriniz var mı? Ayrıca benzer filmler izlediyseniz tavsiyelerinizi de bekliyorum.


ree

Photo by GR Stocks on Unsplash


Mart Sineması

1. Despicable Me (Çılgın Hırsız)

Ayın açılışını, Mehmet Ali’nin moderatörlüğü ile start alan Film Kulübü etkinliğimizin en çok oy alan filmi Çılgın Hırsız ile yaptım. Yaklaşık on sene önce izlediğim yapım esasen 2010 çıkışlı. Hemen hemen her sene harika animasyon filmlere tanık olduğumuzdan bunu kaçırmış olanlarınız vardır belki. Şans tanımanızı tavsiye ediyorum. Gayet eğlenceli bir buçuk saat sunuyor.


ree

“Despicable Me” Movie Poster - Image Source


Öykü, ana karakter olan Gru’nun etrafında şekilleniyor. Aslında kendisi görünüşte kötü olarak nitelendirebileceğimiz türden biri ancak işin bir de diğer yüzü var. Hayatı boyunca yalnız olan ve annesi tarafından başarısız olduğu yüzüne vurulan Gru bu hislerle büyüyünce pek sağlıklı bir kişilik oturtamıyor.


Ne mutlu ki, mesleği olan ajanlık/hırsızlık sayesinde küçük sarı arkadaşlarla tanışıyor. Bir nevi arkadaş görevi gören bu Minion adı verilen yaramazlar aslında onun tabiri caizse hizmetkârı. Kendilerine ait dilleri var ve her sahneleri mutlaka gülümsetiyor.


Derken işin içine üç küçük kız çocuğu giriyor ve Gru, kendi çıkarları için onları evlat ediniyor. Böylece karakter gelişimi eşliğinde türlü olaylara tanıklık ediyoruz. Duygusal, sevimli, hüzünlü, komik sahnelerin tümü onların sayesinde Gru’nun peşini bırakmıyor. Böylece aşılan her engelle beraber insan olmanın ne demek olduğunu hatırlıyor.


Çizimlerin şahane olduğu animasyon filmi benim favorilerimden. Uzun zaman sonra izleyip hatırladığım için mutluyum. Özellikle kulüp etkinliğimiz çerçevesinde bir araya gelip üstünde konuştuğumuz için ek bir keyif sağladı. Detaylar ve ilk bakışta fark edilmeyen noktalar özellikle ilgimi çekiyor.


Bunun yanı sıra, bahsettiğimiz küçük sarı Minionlar çok sevildiğinden 2015 yılında kendilerine ait filmleri oldu. Çılgın Hırsız ise dördüncü filmini geçen sene yayınladı. Ayrıca bahsetmeden geçmemek gerek, Gru’yu seslendiren Steve Carell harika iş çıkarmış.


Son olarak, IMDb puanı 7.6 olan (serinin devamı sırayla 7.3-6.3-6.2 puanda) Çılgın Hırsız için ben de keyifle 8.5-9 verebilirim. Resmi olarak bir yaş ibaresi bulunmayan film hakkında konuştuğumuzda 7+ olarak hareket etmenin daha uygun olabileceği vurgulandı.


2. The Terminal (Terminal)

Uzun zamandır Tom Hanks filmi izlememiştim. Özlemişim dedirtti. Üstüne üstlük 2004 yapımı bu filmi uzun zamandır bekletiyordum. Zevkle izledim. İki saatin nasıl geçtiğini anlamadım desem abartmış olmam.


Komedi, drama ve romantik olarak etiketleri bulunan filmden bahsetmeden evvel aslında gerçek bir olaydan esinlenildiğini söylemek gerek.


İran vatandaşı Mehran Karimi Nasseri’nin resmi belgeleri 1988’de Fransa’ya iniş yaptığında çalınmış. Fransa hükümeti de terminalden çıkışını yasaklamış. O da terminal içinde yaşamaya ve başına gelenleri anlatmaya karar vermiş. Sonrasında filmin kazancından ona para verildiği ve böylece bir otelde yaşadığı söyleniyor. Fakat 2022’de terminale geri dönüyor ve orada vefat ediyor.


ree

“The Terminal” Movie Poster - Image Source


Steven Spielberg’in yönetimindeki filme gelirsek olayı aktarırken ABD içinde geçirmişler. Victor Navorski (Tom Hanks) ise ülkede ismi geçen hayali ülkenin (Krakozhia) vatandaşı ve onun gelişi esnasında vatanında yer alan savaş sonrası hükümet düşüyor, uluslararası anlamdaki resmiyeti kayboluyor. Artık vatansız kalan Navorski’yi ABD kabul etmiyor ama geri de dönemiyor çünkü yapması gereken işin peşini bırakmak istemiyor.


İngilizce bilmeyen ve derdini anlatamayan adam terminalden dışarı çıkamadığı gibi, havaalanı yönetimi tarafından sıkı takibe alınıyor ve oraya sağladığı uyumu inceleniyor. Zamanla insanlarla tanışan, dili sökmeye başlayan, kafa karışıklığını bir kenara bırakan adam bir şekilde ün kazanıyor.


Peki, ABD topraklarına hiç adım atıyor mu dersiniz? İzlemediyseniz sürprizi kaçırmayalım derim.


Başka bir şehre veya yurtdışına çıktığınızda başlangıçta hissettiğiniz o çaresizlik ve endişe duygusu vardır ya, işte onu tam anlamıyla yakalayabiliyorsunuz. Yabancılık, kaygı, heyecan, kalp çarpıntısı… Yani 13 yaş ve üzeri olan film çeşitli hisleri içinde barındırıyor desek yanlış olmaz.


Beş yüz bini aşkın IMDb oylamasından 7.4 gibi başarılı bir puan aldığını görüyorum. Benden de temiz bir 8 puan çıkıyor.


3. Another Round (Körkütük)

Yine sonraya bıraktığım filmlerden Another Round ya da orijinal adıyla Druk. Danimarka sinemasından bir örnek olarak filmi kendi dilinde izlemeyi tercih ettim. Aslına bakarsanız her filmi özgün dilinde izlemenin doğru olduğu düşüncesindeyim.


Mads Mikkelsen fanları varsa aramızda ya izlemiştir ya da listesine şimdiden eklemiştir diye düşünüyorum. Bana kalırsa gayet iyi bir iş becermiş. Anlayamadığım, kuzeyin kendine has donuk suratlarıyla tüm bu duyguları nasıl yansıtıyorlar, fikrim yok.

ree

“Druk” Movie Poster - Image Source


Film izlemekle ilgili en sevdiğim olay hiçbir fragman, trailer izlememek ve konusunu çok fazla irdelemeden, pat diye girişmek. Adından ve posterinden gördüğüm çıkarımlar dışında ne bekleyeceğimi bilmeden izledim.


Evet, çok şaşırtıcı bir yan yok ki filmde alkol kullanımı gırla. Hatta karakterler de yer yer buna değiniyor.


Martin (Mads Mikkelsen) bir okulda öğretmendir. Onun gibi öğretmen olan üç arkadaşı gibi onlara göre sıradan ve ruhsuz bir hayat geçirmektedir. Yoksa bize kalsa harika bir hayat, neyse. Bir gün kutlama yaparken alkol konusu açılır masada. Bir filozofun kurallar dâhilinde yaptığı günlük alkol tüketiminin insana iyi gelebileceğiyle ilgili bir konu konuşulur. İçmeyi tercih etmeyen Martin ve üç arkadaşının macerası o gün o masada fondipledikleri içkilerle başlar.


Yeni bir Martin, başka bir hayat, neşeli bir birliktelik ve iyiye giden bir öğretmenlik kariyeri hızla gelişir. Fakat bunu kişisel bir deney çerçevesinde yaptıklarını sürekli olarak hatırlatırlar ve tez yazarcasına not alırlar. Bu değişimin boşa gitmesini istemezler ve çalışma olarak ele alırlar. Tabii bir yere kadar.


Alkolün iyi görünümlü etkisinin yanı sıra buna bağımlı olmaya başlarlar. Fazla tüketimin aynı derecede olumlu sonuçlar getireceğini düşünürler. Bir süre böyle de olur fakat çok geçmeden bazı şeyler kaçınılmaz bir şekilde tepetaklak olur.


16+ olarak belirtilen filmin Danimarka’ya göre ele alındığını varsayarak bizim için 18+ olduğunu belirtmek daha doğru olacaktır. 7.7 puanlık ortalamaya bir 8 puan da benden geliyor.



Yoğun geçen bu aya üç filmi nasıl sıkıştırabildim bilmiyorum bile ama iyi ki de yapmışım. Her birini rahatça tüketmeye özen gösterdim. Ara sıra şalteri kapatıp sadece önümde oynaşan ekrana bakmanın keyfini bu gibi anlarda daha iyi kavrıyorum. Özellikle de yapımları kaliteli bulursam. Ne mutlu ki, sevmediğim bir yapımı en son ne zaman izlediğimi bile hatırlamıyorum.

Comments


Let Me Know What You Think

Thanks for submitting!

© 2023 by Sarnav. Powered and secured by Wix

bottom of page