top of page

2025-Temmuz’da İzlediklerim (2 Film-2 Animasyon)

  • Writer: Sarnav
    Sarnav
  • Jul 24
  • 6 min read

Bu ne sıcak! Lütfen biri klimayı açsın. Soğuk bir şeyler getirsin. Işıkları kapasın. Patlamış mısırı uzatsın. Seyre dalmak için koltuğa uzansın.


Sabahı akşamı ayrı sıcak olan bu aylarda en serin yöntem sanırım aklımızı birkaç saatliğine de olsa başka yere odaklamak olacak. O halde bu ay nelere zaman ayrılmış bakalım bakalım.


ree

Temmuz Sineması

Ayın başlangıcını Film Kulübümüzün seçilen eseriyle yaptım. Hepimizin tanıdığı ünlü ressam Vincent Van Gogh’un hayatını ele alan birçok filmden biri bu da. Ancak çok önemli, sıra dışı ve kendine has bir yanı var bu eserin.


ree

“Loving Vincent” Movie Poster - Image Source


2017 yapımı bu eser, tamamıyla yağlı boya animasyonu olarak aktarılmış. Van Gogh’un o bilindik stilinde binlerce çizim yapılarak filmin her bir karesi oluşturulmuş. Dile kolay tam altmış beş bin (65.000) kare, yüz ressam tarafından, onun stili kullanılarak oluşturulmuş! Tek kelimeyle muazzam bir iş. Bu gerçeği ve çizim detaylarını sürekli olarak takdir etmekten alt yazıları çokça kaçırdığım oldu.


Konu olarak Van Gogh’un ölümünün sonrası ele alınıyor. Bir postacının oğlu, Armand Roulin, Vincent’ın abisi olan Theo Van Gogh’a bir mektup götürmek ister ancak vardığında onun da öldüğünün haberini alır. Mektubu mutlaka iletmek isterken Vincent’ın ölümünün nasıl gerçekleştiğiyle ilgili bir şeyler öğrenmek ister. Başlangıçtaki isteksizliği yerini meraka bırakırken oradan oraya sürüklenir ve konuştuğu bazı görgü tanıkları ile beraber ilgisi pekişir.


Pastoral animasyon bu süreçle beraber adeta bir dedektiflik anlatısına dönüyor ve biz de postacıyla birlikte neler olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Van Gogh’un ölümünden önceki yaşadıklarına, ruh haline ve vakit geçirdiği kişileri tanıyoruz.


Filmin sonunda ise çizilen karakterlerin tabloları ve onları canlandıran oyuncuların verildiği kesit de gayet güzel ve açıklayıcıydı. Gayet şık ve biricik bir yapım “Loving Vincent”. Sanatsevere kesinlikle tavsiye etmekle beraber, farklı bir tarz deneyimlemek isteyenler de pekala şans tanıyabilir.


IMDb puanı 7.8 olan el emeği animasyon filme puanım 9. Aslında normal bir anlatı olsaydı aynı tadı almayacağıma eminim. O halde sanırım 6.5-7.5 arası bir puan olurdu. Fakat bu stil gerçekten takdire şayan ve es geçilemeyecek kadar etkili. Anlatımı ilgi çekici ve zevkli kıldığı için değerlendirmemi bu şekliyle güncelledim.


2. The Time Traveler's Wife (Zaman Yolcusunun Karısı)

Bu defa Nihan’ın tavsiyesine kulak verdim ve kitabını okumadığım eserin direkt olarak filmini izlemeye giriştim. 2009 yapımı olan bu filmin bir de 6 bölümlük 2022 yapımı dizisi varmış. İzleyecek olursanız onunla karıştırmayınız.


Başrolde iki kaliteli oyuncu var. İlki, adına romantik bilim kurgu diyebileceğimiz türde (şahane bir örnek olarak bakınız: “Zamanda Aşk” ya da orijinal adıyla “About Time”) görmeye alışkın olduğumuz güzel ve başarılı oyuncu Rachel McAdams ve diğeri de “Truva” filminde Hector rolüyle tanıdığımız Eric Bana.


ree

“The Time Traveler's Wife” Movie Poster - Image Source


Konu tam da başlıkta geçtiği gibi. Nedenini bilmediğimiz bir şekilde zamanda yolculuk eden bir adamın öyküsüne, kafamız onun gibi karışık bir şekilde dahil oluyoruz. Bilirsiniz ki zaman yolculuğu içeren filmler her zaman biraz “şey”dir.


Başlangıçta neler olup bittiğini o da bilmezken onu bulan bir kadınla beraber zaman yolculukları farklılık kazanır. İşin muhtemelen en kötü yanı, (belki aranızda buna olumlu bakanlar da olabilir) bu yolculuğu ne zaman ve nereye yaptığını bilmiyor. Yani bilinçsizce gelişen ve daima geri dönmek için çabaladığı bir süreç bu. Ancak bir anda ortadan kayboluyor ve çıplak bir şekilde başka yerde uyanıyor. Böyle bir zaman yolculuğu ister miydiniz? Nihan’ın bu yazısını okuyarak düşüncelerinizi pekiştirebilir ve yorum yapabilirsiniz.


Dürüst olmak gerekirse film bundan ibaret ve ilk yarısına kadar her şey çok sakin, normal gibi geliyor. Her seferinde, “peki ya bundan sonra ne olacak?” sorusunu sordurttuğu için ikinci yarısı bana kalırsa daha hızlı akıyor. İlgi çekici ve çok fazla kafa karıştırıcı olmaması da iyi bir nokta.


Toplamda 163 bin kişinin oylamasıyla 7.1 IMDb puanına sahip film için ben de 7.5 puan veriyorum. Gayet izlenebilir bir film. Yaş sınır olarak 13+ verilmiş; zaman yolcusunun neredeyse tümüyle çıplak sahneleri en büyük etken olsa gerek. İki saate yakın bir seyir sizi bekliyor. Bu tarz filmleri sevenleriniz varsa bence kesinlikle şans verilebilir.


3. The Boy, the Mole, the Fox and the Horse (Çocuk, Köstebek, Tilki ve At)

Harika bir animasyon filmi tavsiye edeceğim şimdi size. Belki ismini duymuş olabilirsiniz. Açıkçası yıllar evvel sosyal medyada alakalı birkaç gönderiye denk gelince bir masal kitabından kesit olabileceğini düşünüp araştırmamıştım. Ama yakın zamanda tekrar karşıma çıkınca direkt olarak not aldım. Kaldı ki gerçekten Charlie Mackesy adlı bir yazarın 2019’da yayımladığı eserinin uyarlamasıymış.


Animasyonun yapımına ise COVID döneminde başlanmış. 20 ülkeden 120 farklı kişinin emeğiyle oluşturulmuş harika bir iş bana kalırsa. Ayrıca neredeyse her bir cümlenin altını çizmek istercesine izledim.


Köstebek: Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Çocuk: İyi, nazik biri.

Köstebek: Nezaketi hiçbir şey yenemez. Her şeyin ardında sessizce o yatar.


ree

“The Boy, the Mole, the Fox and the Horse” Movie Poster - Image Source


Başlangıçta, soğuk bir beyazlığın ortasında beliren bir çocukla açılıyor hikâye. Yol boyunca önce köstebek, ardından tilki ve son olarak bir atla karşılaşıyor; hep birlikte nehri takip ederek ilerliyorlar. Aradıkları ise çocuğun “ev” dediği bir yer. Artık ev neyi ifade ediyorsa.


Çocuksu bir hüznü barındıran bu yapımda olaylar bundan ibaret görünse de, asıl etkileyici olan duyguların ve felsefi dokunuşların bıraktığı iz. Onu sevimli, iç açıcı, hatırlatıcı, hüzünlü ve umut dolu kılan yapısı; sade manzaralarla, yumuşak geçişli diyaloglarla her sahnede kendini hissettiriyor.


Tilki: Açıkçası, söyleyecek hiç ilginç bir şeyim yok.

At: Dürüst olmak her zaman ilgi çekicidir.

Çocuk: Şimdiye kadar söylediğin en cesurca şey nedir?

Tilki: “Yardım et.”


Her bir karakterin kendine özgü tavırları ve birbirlerine yaklaşırken kullandıkları destekleyici ifadeler aslında doğrudan biz izleyicilere hitap ediyor. Hayatın farklı evrelerinde, çeşitli zorluklar karşısında neler hissedebileceğimizi yansıttığı gibi, bu durumlarla nasıl başa çıkabileceğimizi de hatırlatıyor. Akıp giden hayat nehrinde karşımıza çıkan engebelerle mücadelede yalnız olmadığımızı fark ettiriyor.


IMDb puanı şaşırtıcı derece 7.8’de kalmış olan bu 30 dakikalık esere tabii ki 10 puan veriyorum. Sanırım sığ ve duygusuz yaklaşan birçok kişi, içerdiği felsefi yaklaşımı klişe bulmuş olmalı. Gidip sosyal medyada motivasyon gönderilerini beğenmek onlar için daha eğlenceli olmalı.


Son olarak, yaş sınırlaması olmaksızın genele hitap eden bu animasyon filmini çocuklarınızla beraber izlemenizi tavsiye ediyorum. Ancak hangi yaş grubu için uygun olabileceğine (ebeveyn olmadığımdan) emin değilim, bunu da not düşelim.


“İyi ki hepimiz buradayız.”


4. Flowers for Algernon (Algernon’a Çiçekler)

Bu ayın son filmi bir diğer kitap uyarlaması oluyor. 2000 yapımı bu film aslında Nisan 1959 yılında o dönemlerin ünlü bilim kurgu dergilerinden birinde yayımlanan bir kısa öyküymüş ve Hugo ödülünü kazanmış. Bizler de, kitabı hakkında konuşmak için 30 Temmuz Çarşamba günü birlikte olacağız.


ree

Flowers for Algernon” Poster - Image Source


Dürüst olmak gerekirse artık günümüz için ne kadar sıra dışı bir düşünce bilemiyorum ancak konusu epey ilginç. Zeka artışı konusunda benzer filmler de zamanında yapılmış ve adından söz ettirmişti.


Charlie Gordon (Matthew Modine) 68 I.Q. puanına sahip bir bireydir ve bir fırında çalışmaktadır. Onun zekası, çevresindeki iş arkadaşları tarafından bilindiğinden buna göre davranırlar ve onun doğal yönünü çok severler. Aynı zamanda Charlie’nin özel eğitim aldığı bir merkez vardır.


Bir gün, iddialı bir profesör insanların zeka kapasitesinin cerrahi müdahale sonrası ilerletilebileceğini öne sürer. Böylece bu merkezde özel eğitim alan kişilerden en uygunu olan Charlie seçilir ve operasyon yapılır. Bu süreçte ve öncesinde Algernon adındaki bir fareye de benzer tedavinin uygulandığı ve içinde bulunduğu labirentten çıkabilecek zekaya ulaştırılabildiği görülür. Charlie de zamanla zeka artışını deneyimleyecektir. Ancak önemli birkaç yan etki vardır. Biri sürecin geri işleyişi diğeri ise yeni Charlie’nin hayatının farklılaşacağı gerçeğidir.


Kitabına henüz başladım böylece aralarındaki fark adına bir yorum yapamıyorum. Ancak kitap yorumlarını incelediğimde her defasında duygusal bir eser olduğunu okudum. Film de ara sıra bu hissi verdi. Daha ziyade, Charlie’nin zeka artışındaki bölümlerin nasıl ele alınacağı konusunda meraklıydım. Genel anlamda da beklediğim tarzda bir doyuruculuğu var mıydı emin değilim. İzlediğim için pişman olmamakla beraber sanırım kafamda daha bilim kurguya kayan bir eser hayal etmişim. İzleyecek olanların, bu yönüyle ele almadan izlemelerini tavsiye ederim.


IMDb puanı 6.6 olan film için ben de 6.5 puan veriyorum. Yukarıdaki ön yargımla izlediğimden midir bilemem ama potansiyeli olan konunun etkileyiciliğini tam anlamıyla veremediklerini düşünüyorum. İki saate yakın bu film belki daha fazlasını sunabilirdi. Psikolojik ve dramatik etkinin yoğunluğu ağır basınca istediğimi alamadığımı düşündüm. Fakat tam da bu nedenden ötürü kitabı daha çok merak ediyorum çünkü farklarını görmek istiyorum.



Bu ay da böyle geçip giderken hiç izlemediğim eserlere yer vermenin keyfini tekrar anladım. Özellikle animasyon filmler için sarf edilen emekleri takdir ettim. Uyarlama olan eserleri izlemek de zihin açıcı bana kalırsa. Belki de bunlara daha sık yer vermeliyim diye düşünüyorum. Sizlerin tavsiye edebileceği kitap-film/dizi uyarlamaları bulunuyor mu?

Comments


Let Me Know What You Think

Thanks for submitting!

© 2023 by Sarnav. Powered and secured by Wix

bottom of page