Kendine Dönmenin Küçük Yolları
- Sarnav
- Jul 21
- 2 min read
Birkaç haftadır, muhtemelen biraz da yazın etkisiyle, arkadaş sohbetlerimizde ortak bir konu dönüp dolaşıp karşımıza çıkıyor: uyuşukluk ve keyifsizlik. Bu tür durumların dönemsel olduğunu bildiğimiz gibi, kişiden kişiye de değişebileceğini biliyoruz. Kişisel problemim ise üretken olamamak. Bu durumu nasıl aşabileceğimi yeniden düşünmeye başladım ve neler yapabileceğimi düşündüm.
Böyle zamanlarda, mümkün mertebe başvurduğum bazı yöntemler var. Belki benzer bir durumda olan arkadaşlarımıza da faydası dokunur diye paylaşmak istiyorum. Hepsi çok basit görünüyor ama uygulaması için aynısını söylemek zor.
Başlangıcı en vurucu olan maddeyle yapmak istiyorum. Uyku eksikliğini gidermek pek önemli. Biliyorum, standart çalışma saatleri buna pek izin vermiyor. Tüm bir toplumsal yapı belli zaman dilimleri üzerine kurulu. Ancak fırsat buldukça, normalde yapamadığımız kısa uyku kaçamakları zihnimizi toparlamaya yardımcı olabilir. Ülkemizde siesta kültürünün olmamasını hep üzücü bulmuşumdur. Burada kastettiğim, öylesine verilen bir mola değil, gerçekten dinlenmeye ayrılmış bir zaman aralığı. Günün belli saatlerinde dinlenmeye vakit ayırmak, kişisel ölçekte zihni dinlendirici, toplumsal ölçekte ise yaşam akışına sakinlik katıcı bir etki yaratabilir. Çünkü uyumak, bir şeyler için telaş etmediğimizin de bir göstergesidir. Bazen bu kısa uykular sonrasında daha berrak bir zihinle karar vermek ve harekete geçmek en iyisi.
Diğer bir konudan devam edeyim. Gün içerisinde yapılanlara değişiklik getirmek. Bu çok belirgin bir madde olmadığından kendi açımızdan ele almamız gerekecek. Bir günümüzü düşünelim. Belki aynı yoldan gidiyor, kişileri görüyor, cümleleri kuruyoruzdur. Bu alışkanlıkları biraz kırmak gerekiyor. Benim gibi, rutine sadakati yüksek olan biri için bu pek kolay bir hamle sayılmaz. Ancak birkaç kalıplaşmış hareketi değiştirmek bize farklı şekilde yansıyacak bir dizi aksiyon zincirini beraberinde getirebilir. Sonuçta bu zinciri harekete geçirecek kişi yine biziz. Her ne yapıyorsak (bir başımıza veya başkalarıyla) buna biraz farklılık katmak, yararlı olabilir. Bunu nasıl yapacağımızı da en iyi yine biz biliriz.

Photo by Kate Stone Matheson on Unsplash
Son madde olarak ise kısa tutacağım ama en sevdiklerimden biri: hayal kurmak. Evet, kulağa basit geliyor, değil mi? Ama etkisi, hayal gücümüzü ne kadar serbest bıraktığımıza bağlı. Bu defa kendimden örnekleyeyim o halde. Bu sıralar, her ay yaptığım sürecimin arkasında kaldığımı düşündüm. Yorgunlukla birlikte keyif eksikliği de bu duruma eklendi. Eskiden bu tarz duygulara daha sık kapılırdım. Emin olamasam da, esas neden kişisel paydada etki eden bazı durumlar da olabilir. Her halükarda bu durum, okumama ve yazmama da engel teşkil ediyor. Beni neşelendirecek, iyi hissettirecek bu alışkanlıklarıma dahi el atamamak inanın hiç iç açıcı bir durum değil açıkçası.
Bu yüzden, ilk iki maddede saydığım şeylere elimden geldiğince dikkat edip hayal kurmaya yöneldim. Belki okuyup yazmaya yeterince vakit ayıramadım ama bir süredir hayal kurmadığımı fark ettim. Oysa son bir-iki yıldır bunu epey artırmıştım. Sanırım fazla sistematik ve hatta robotik davranmaya başlamışım.
Bu farkındalıkla birlikte uçuk kaçık düşünceleri kucakladım, aklıma gelenleri not aldım. Notlarımın çoğu, eksikliğini hissettiğim okuma-yazma alanıyla ilgiliydi. İçgüdüsel olarak bu tarafa yöneldiğimi düşünüyorum. Sonuçta iki yeni şiir yazabildim, ele almak istediğim konulara yenilerini ekledim, eski notlarımı toparlamaya başladım (bence en yorucu kısmı buydu), elimdeki içeriklerin dışında iki farklı kitap fikri buldum. Hayallerim bana hem neşe verdi hem de beni harekete geçirdi. Çünkü ortaya çıkan fikirler yeni, farklı ve eğlenceliydi. Kimi zaman bu itici gücü arkadaşlarımızdan alırız kimi zaman ise çok sık başvurmadığımız hayal gücümüzden.
O hâlde hayal kuramıyorsak bile, bu hissi bizde uyandıran arkadaşlarımızla vakit geçirmek de bir yöntem olabilir. Yeter ki bizim yaptığımızı yapmayın ve yazımın ilk cümlesindeki döngüden kopmaya bakın.







Comments